16 Nisan 2025 17:29

Samsun Emek ve Demokrasi Güçleri: Ülkenin geleceğini karartmayın, gençleri serbest bırakın

Samsun Emek ve Demokrasi Güçleri tutuklu gençlerle ilgili yaptığı açıklamada; “Ülkenin geleceğini karartmayın! Gençleri derhal serbest bırakın” çağrısı yaptı.

Samsun Emek ve Demokrasi Güçleri: Ülkenin geleceğini karartmayın, gençleri serbest bırakın

Fotoğraf: Hasan Koçak/Evrensel

Samsun – Samsun Emek ve Demokrasi Güçleri Süleymaniye geçidinde yaptıkları basın açıklaması ile gençlerin, siyasetçilerin ve belediye başkanlarının tutuklanmasına tepki gösterdi. Açıklamaya emekten yana siyasi partiler, dernekler, öğrenciler ve sendikaların üyeleri katıldı. Açıklamada “Faşizme karşı omuz omuza”, “Faşizme teslim olmayacağız”, “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek” sloganları atıldı. Açıklamayı KESK Sözcüsü Uğurcan Albak okudu.

Tutuklu öğrencileri, gençleri, cocuklarımızı derhal serbest bırakın!

Düşüncelerini özgürce ifade eden her bir gencin bu toprakların vicdanı olduğunu, ancak vicdanın demir parmaklıklar ardına konulduğunu belirten Albak; “Dün  bir kısmının salınmasına rağmen birçok  üniversite öğrencisi, genç 19 Mart’tan sonra Türkiye’nin dört bir yanında düzenlenen gösterilere, eylemlere, mitinglere katıldıkları için tutukludur.

Daha da vahimi,  kamuoyuna ve medyaya da yansıyan veriler, tanıklıklar bu gençlerin cezaevlerinde insanlık dışı koşullara maruz bırakıldığını, fiziksel ve psikolojik şiddete, işkenceye, tacize uğradığını göstermektedir. 

Tüm bunlara rağmen Adalet bakanlığı başta olmak üzere iktidar kanadından yapılan açıklamalarda hala yargının bağımsız ve tarafsız olduğuna ilişkin nutuklar atılmaktadır” dedi.

Ne yaptı bu öğrenciler, bu gençler?

Bu öğrencilerin ne yaptığını soran Albak şöyle devam etti; “Hırsızlık mı yaptılar?  Cinayet mi işlediler?  Kara para mı akladılar? Rüşvet mi aldılar? Çete kurup, mafya olup haraç mı topladılar? Pudra şekeri süsü verip uyuşturucu mu kullandılar? Yere kapaklandıklarında bile gözlerine biber gazı sıkacak kadar, tekme tokat müdahale edecek kadar orantısız güç kullanan, tam teçhizatlı polisleri mi darbettiler?

Elbette ki bunların hiçbirini yapmadılar.  Peki ne yaptılar?

19 Mart’tan sonra Türkiye’nin dört bir yanında düzenlenen barışçıl gösterilere, eylemlere, mitinglere katıldılar. Bu eylemlere katılan milyonlarca yurttaş gibi ülkede yaşanan hukuksuzluklara, haksızlıklara, en temel insan haklarının ayaklar altına alınmasına karşı çıktılar.

Kayyum atamalarından YÖK sultasına kadar üniversitelerinin özerkliğini, bilimsel özgürlüğünü tamamen ortadan kaldıran kuşatmaya “yeter “dediler.

“Gün geçtikçe artan barınma ve yemek, okul masraflarımız yüzünden eğitimimizi yarım bırakmak istemiyoruz” dediler. Başlarını sokabilecekleri, güvenli içinde kalabilecekleri bir yurt, sağlıklı yemek haklarını istediler.

“Diplomalı işsiz olmak istemiyoruz” dediler. Mezun olduklarında torpilin, kayırmanın, mülakatın değil, liyakatın esas alınmasını istediler.

Tüm bu taleplerini dile getirmek için ise sadece anayasal haklarını kullandılar. Toplanma haklarını, konuşma haklarını, itiraz etme haklarını kullandılar”

"Çocuklarımızın yanındayız"

Emek ve Demokrasi Güçleri olarak ülkenin aydınlık geleceği olan gençlerin haklı taleplerinin, mücadelelerinin yanında olduklarını vurgulayan Albak; “Öğrencilerin eğitim hakkına sahip çıkan, 25 Mart’ta 1 günlük hizmet üretmeme kararı alan EĞİTİM SEN MYK üyelerine verilen ev hapsi cezası verilmesi gibi hukuksuzluklarla, baskılarla karşılaşabileceğimizi biliyoruz.

Ancak bedeli ne olursa olsun öğrencilerimizin, gençlerimizin, çocuklarımızın yanlarında olmaya devam edeceğiz.

Çünkü bizler biliyoruz ki bir ülkenin caddelerinde, üniversitelerinde, kampüslerinde yankılanan genç sesler, o ülkenin yalnızca bugününü değil, yarınlarını da inşa eder. Dolayısıyla gençliğe uygulanan her baskı geleceğimizi tehdit eden bir gölgedir. Ve o gölgenin karanlığı toplumun sadece bir kısmını değil, tamamını kapsar.

Bu topraklarda bir üniversite öğrencisi, bir genç, sadece anayasal haklarını kullandığı, eylemlere katıldığı için cezaevinde tutuluyorsa demokrasinin, adaletin elimizde kalan son kırıntıları bile zincire vurulmuş demektir” ifadelerini kullandı.  

Ülkenin geleceğini karartmayın!

Ülkeyi yönetenlere, yargı mercilerine seslenen Albak; “İşkence ve kötü muamele iddialarının bağımsız bir şekilde soruşturulmasının, sorumlulardan hesap sorulmasının önünü açın.

Üniversitelerdeki polis ablukasından YÖK eliyle başlatılan soruşturma furyasına kadar uzanan öğrencilerimizi sindirme çabalarına son verin” dedi. (Evrensel)

Evrensel'i Takip Et